Ucuz otobüs, tren, uçak bileti mi yoksa önce güvenlik mi?
Ucuz botoks, dolgu, saç ekimi mi yoksa önce sağlıklı mı?
Ucuz tedavi mi yoksa teşhis ve tedavi hizmetlerinde önce kalite ve hasta güvenliği mi?
Burada ucuzun karşılığı olarak mutlaka cep yakan astronomik bir fiyattan bahsetmiyorum. Pahalı şeyin kaliteli olduğunu da asla söylemiyorum. Benim anlamakta zorlandığım şey, çok iyi eğitim almış, ekonomik durumu hiç de kötü olmayan insanların sağlıklarını ilgilendiren konularda öncelikle ucuzluk faktörüne odaklanmaları. Üç- beş kuruş daha az ödemek için sağlıklarını ya da güvenliklerini riske atacak seçimlerde bulunmaları.
Ucuz diye kuaförlere, güzellik uzmanlarına botoks yaptıranlar var. Sonra arı sokmuş gibi şişen yüzleri ve dudaklarıyla ekranlarda mağduriyetlerini anlatıyorlar. Onlar gerçekten kurban ya da mağdur mu? Yoksa botoks, dolgu uygulamalarının sadece fiyatına odaklanıp, uzmanlık ve deneyim gibi faktörleri hiçe saymalarının bedelini ağır ödeyen sağlık IQ’su düşük kişiler mi?
Peki, siz ucuz diye bir diş hekimine ya da kadın hastalıkları doğum uzmanına botoks veya dolgu yaptırmak ister misiniz? ‘Ama onlar doktor, bunda ne var ki!’ diyenleriniz olabilir. Oysa, yasalara göre botoks gibi girişimsel uygulamaları ülkemizde dermatoloji uzmanları, estetik ve plastik cerrahlar ile medikal estetik uzmanlarının yapması gerekiyor.
TASARIM ÇANTAYI ÜRETEN MODACI MI, YILLLARINI TIBBA ADAYAN DOKTOR MU?
Sağlık ve alışverişle ilgili alışkanlıklarımız söz konusu olduğunda çelişkilerle dolu bir toplumuz. Gider ünlü bir markanın çantasına gözümüzü kırpmadan 950 lira para verir, sonra yıllarını tıbba adamış Türkiye’nin en önde gelen bir beyin cerrahının ya da gastroenteroloji uzmanının muayene ücreti olarak aldığı 700 lirayı çok görürüz. Fabrikasyon bir çift ayakkabı için ödediğimiz 950 TL’ye acımayız ama bir kardiyoloji uzmanının onca yıllık emeğinin ve tıp eğitiminde, mecburi hizmette, uzmanlık döneminde geçen yıllarının karşılığı aldığı ücreti gözümüzde büyütürüz. Binlerce hastanın hayatını kurtararak onlara en değerli armağanı sunan hekimlere çok gördüğümüz muayene ücretini, elbise, çanta, ayakkabı markalarını yaratan tasarımcılara gönül rahatlığıyla sunarız. Bu ne yaman bir çelişkidir!
PARASI OLUP DA, SAĞLIĞINI DEĞİL ÖNCE CEBİNİ DÜŞÜNENLER…
Ortopedik bir ameliyat geçirecek ve tedavi ücretini cepten ya da SGK’sı üzerine fark ücreti ödeyerek karşılayacak bir kalp hastasını ele alalım. Sadece cerrahın deneyimi, bilgisi yeterli midir yoksa ameliyat olacağı hastanenin alt yapısı da dikkate alınması gereken bir faktör müdür? Kardiyoloğu ve kalp-damar cerrahisi uzmanı olan, yoğun bakım yatağına sahip bir hastaneyi mi seçmelidir yoksa en ucuz olanı mı? Bireyin sağlığı ve kişisel güvenliği mi yoksa cebinden çıkacak paranın azlığı mı birinci öncelik olmalıdır?
‘Parası yoksa ne yapsın!’, ‘Özel hastaneler çok pahalı’ diye düşünebilirsiniz. Özel hastanelerde tedavi için ekonomik durumu iyi olmayanlar, pekala bir devlet ya da üniversite hastanesinde hiç para ödemeden SGK güvencesinde ameliyat olabilirler. Benim sözüm yeterli parasal imkanı olan ancak doktor, hastane, tedavi yöntemi konusunda tercih yaparken önce sağlığını değil, cebini düşünenlere.
Dünyada hiçbir şey sağlığımızdan daha değerli değil! Sağlıkla yaşamaktan, sağlıkla nefes almaktan, sağlıkla yürüyebilmekten, sağlıkla yemek yiyebilmekten, sağlıkla uyuyabilmekten daha önemli değil! Üç-beş kuruş daha az ödemenin hesabı yaparken, sakat kalma riski ya da komplikasyonlarla uğraşmanın getireceği maliyet de unutulmamalı.